-
1 ультракороткий
-
2 ультракоротковолновый
ультракоро́тково́лновый переда́тчик — çok kısa dalgalı verici
-
3 мимолётный
-
4 недолгий
kısa; süreksizно ра́дость моя́ была́ недо́лгой — ama sevincim fazla uzun sürmedi
недо́лго — kısa bir süre
он недо́лго про́жил — çok yaşamadı; ömrü kısa oldu
недо́лго ду́мая — bir iki demeden
-
5 скоро
1) нареч. ( быстро) çabuk, hızlı2) нареч. ( вскоре) yakında, çok geçmeden; az / kısa zamandaско́ро и ты э́то поймешь — yakında onu sen de anlarsın
ско́ро он по́нял, что... —...ı kısa zamanda anladı
он ещё не ско́ро придёт — gelmesine daha çok var
3) → сказ. önümüz; neredeyse, hemen hemenско́ро ле́то — önümüz yaz
ско́ро ве́чер — neredeyse akşam olacak
ско́ро стемне́ет — hemen hemen / neredeyse ortalık kararacak
-
6 небольшой
büyük olmayan* * *1) врз küçük; ufak; kısa; azнебольшо́й дом — küçük bir ev
небольшо́й чино́вник — küçük / ufak bir memur
небольшо́й отря́д — küçük bir müfreze
небольшо́й переры́в — kısa bir aralık
небольшо́й недоста́ток — küçük bir kusur, pürüz
небольшо́й особнячо́к — konak yavrusu
три рубля́ - де́ньги небольши́е — üç ruble çok bir para değil
небольши́ми уси́лиями — az bir gayretle
отта́ять на небольшу́ю глубину́ — az bir derine kadar çözülmek
небольши́е шаги́ — kısa adımlar
он небольшо́й охо́тник до чте́ния — okumaya pek meraklı değildir
2) hafifнебольшо́й подъём — hafif bir yokuş
ожида́ется небольшо́й дождь — hafif yağmur bekleniyor
землетрясе́ние небольшо́й си́лы — hafif şiddette bir deprem
••за сто с небольши́м лет — yüz yıldan biraz fazla bir süre içinde
-
7 за
1) ( на ту сторону) arkasına; ardına; ötesine; dışına ( за пределы)поста́вить что-л. за шкаф — dolabın arkasına koymak
распространи́ться за Ура́л — Uralların ötesine yayılmak
пое́хать за́ город — şehir dışına gitmek; kıra gitmek
2) ( по ту сторону) arkasında; ardında; ötesinde; dışında ( за пределами)за гора́ми — dağların ardında
реши́ть вопро́с за закры́тыми дверя́ми — sorunu kapalı kapılar ardında halletmek
за облака́ми — bulutların ötesinde
за́ городом — şehir dışında
3) (около, у) başına; başındaсиде́ть за столо́м — masa başında oturmak
сесть за пиани́но — piyano başına oturmak
4) (до какого-л. временного или пространственного предела) kala; kalırkenза день до сва́дьбы — düğüne bir gün kala
за ми́лю до по́рта — limana bir mil kala
5) ( на расстоянии) ötede; uzaktaего́ за версту́ ви́дно! — bir fersah uzaktan görülür!
6) (при указании на лицо, предмет, до которого дотрагиваются)...dan;...aвзять кого-л. за́ руку — elinden / kolundan tutmak
держа́ться за пери́ла — parmaklığa tutunmak
7) (во время чего-л.)...da, sırasındaза обе́дом — yemekte, yemek sırasında, yemek yerken
я заста́л их за игро́й в ша́шки — onları dama oynarken buldum
8) ( в течение)...da, içindeза́ год — bir yılda; bir yıl içinde
да́нные за́ два го́да — iki yılın verileri
впервы́е за пять лет — beş yıldan beri ilk kez
за коро́ткое вре́мя — kısa zamanda
за че́тверть ча́са — çeyrek saatte
реши́ть зада́чу за мину́ту — problemi bir dakikada çözmek
9) (вместо кого-л.) yerine; olarak (в качестве кого-л.)распиши́сь за него́ — onun yerine sen imzala
рабо́тать за секретаря́ — katip olarak çalışmak
есть за трои́х — üç kişinin yediğini yemek
10) (в возмещение, в обмен)...a, karşılığında; içinза де́ньги — para karşılığında
за э́ти де́ньги он рабо́тать не бу́дет — bu paraya çalışmayacak
надба́вка за сверхуро́чную рабо́ту — fazla mesai zammı
он не хоте́л рабо́тать за таку́ю зарпла́ту — bu ücretle çalışmak istemiyordu
покупа́ть нефть за до́ллары — petrolü dolar karşılığı almak
купи́ть что-л. за рубль — bir rubleye almak
продава́ть что-л. по рублю́ за килогра́мм — kilosunu bir rubleden satmak
что / ско́лько он получа́ет за свой труд? — emeği karşılığında / emeğine ne alır?
11) (ради, в пользу, во имя) için; uğruna; uğrundaборьба́ за незави́симость — bağımsızlık için / uğruna savaşım
стоя́ть / выступа́ть за мир — barıştan yana olmak
ты за каку́ю кома́нду (боле́ешь)? — hangi takımdansın?, hangi takımı tutuyorsun?
ты за кого́? — kimden yanasın?
12) (одно вслед за другим; преследуя) arkasından; ardındanоди́н за други́м — birbiri arkasından
идёт ме́сяц за ме́сяцем — aylar birbirini kovalıyor
он идёт за на́ми — arkamızdan geliyor
мы пошли́ за ним — ardına düştük
чита́ть кни́гу за кни́гой — kitap üstüne kitap okumak
13) (с целью получить, достать что-л.) için;...mayaон пошёл за хле́бом — ekmek almaya gitti
обрати́ться к кому-л. за по́мощью — yardım için birine başvurmak
сходи́ за ребёнком — gidip çocuğu getir
14) (по причине, вследствие) için,...dan dolayı / ötürü;...dığı için,...dığından (dolayı)за недоста́тком вре́мени — vakit dar olduğu için / olduğundan
за неиме́нием ну́жных материа́лов — gerekli malzeme yokluğu nedeniyle
уважа́ть кого-л. за хра́брость — cesareti için saymak
за э́то он досто́ин похвалы́ — bundan dolayı övgüye layıktır
извини́те меня за гру́бость — kabalığımı affediniz
наказа́ние за мале́йшее неповинове́ние — en küçük bir itaatsizliğin cezası
15) (свыше какого-л. предела) aşkın; fazlaему́ уже́ за со́рок — kırkını aşkın / geçkin
(вре́мя) бы́ло за́ полночь — saat geceyarısını geçmişti
16) ( указывает на направление действия) içinборо́ться за свобо́ду — özgürlük için mücadele vermek
движе́ние за мир — barış hareketi
уха́живать за больны́м — hastaya bakmak
следи́ть за игро́й — oyunu izlemek
17) ( в тостах)...a; içinза ва́ше здоро́вье! — sağlığınıza!
за мир и дру́жбу! — barış ve dostluk için!
••за по́дписью Ивано́ва — İvanov imzalı
за но́мером три — üç numaralı
о́чередь за ва́ми — sıra sizde
де́ло за деньга́ми — iş paraya kaldı
проводи́ть вре́мя за чте́нием — vaktini okumakla geçirmek
закры́ть за собо́й дверь — kapıyı üstüne kapatmak
об э́том он был оповещён за неде́лю — bu kendisine bir hafta öncesinden duyuruldu
о́чень рад за Вас — sizin için / hesabınıza çok sevindim
что он за челове́к? — o, nasıl adamdır?
что за гла́зки! — bunlar nasıl göz!
мы прие́дем за ва́ми — sizi gelip alacağız
кто отве́тствен за э́то? — bundan sorumlu kim?
де́сять мину́т не счита́лись за опозда́ние — on dakika rötardan sayılmazdı
быть за́мужем за... — karısı olmak
См. также в других словарях:
çok kısa dalga — is. 2,9 m den 3,4 m ye (104 megahertze) kadar olan radyo dalgaları … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok — sf. 1) Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı Bana matematik çok kolay geldi. F. R. Atay 2) zf. Aşırı bir biçimde Ben annemi çok severim. Birleşik Sözler çok anlamlı çok ayaklılar çokbilmiş çok çok … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısa — sf. 1) Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı 2) Az süren, uzun olmayan Türk milleti en kısa zaman içinde yeni harflerle okumaya, yazmaya başladı. E. İ. Benice 3) Ayrıntısı çok olmayan Kısa bilgi. Kısa yazı. 4) is. Kısa olan şey Uzun lafın kısası.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çok geçmeden — zf. Kısa bir süre sonra Çok geçmeden büyük ağabeyim bu anarşiye son vermek ihtiyacını duydu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısa devre — is., fiz. Aralarında potansiyel farkı bulunan iki nokta, direnci çok küçük olan bir iletkenle birleştirildiğinde oluşan elektrik olayı … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir ayak üstünde bin yalan söylemek (veya bir ayak üstünde kırk yalanın belini bükmek) — çok kısa sürede pek çok yalan söylemek Bir ayak üstünde kırk yalanın belini büktüğü hâlde para hesabına bir türlü akıl erdiremez, bakkala bozdurulan paranın gerisini daima eksik getirirdi. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz açıp kapayıncaya kadar — çok kısa bir sürede Daha ileride denizin yüzünü birdenbire allak bullak eden akıntıya benzer bir çırpıntı oluyor, bu çırpıntı göz açıp kapayıncaya kadar kesiliyor. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuş gibi uçup gitmek (veya uçmak) — 1) çok kısa süren bir hastalıkla ölmek 2) çok kısa sürmek, geçmek Baktım seneler kuş gibi uçuyor / Baktım sonum bir avuç toprak. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga — is. 1) Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket Rıhtıma vuran dalgaların temposu da içimdeki ölçüye uyuyor. H. Taner 2) Sıcak, soğuk, moda için belli bir süre etkili olan dönem… … Çağatay Osmanlı Sözlük
AKSER — (Kasir. den) (C: Akasır) En kısa, çok kısa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DENEN — Bir kişinin belinin bükülüp eğri olması. * Kolları çok kısa olmak. * Hayvanların ayakları kısa ve göğüsleri yere yakın olması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük